HABER: Düzgün Barış DENİZ / KAMERA: Cemal Berk AYTEKİN
(ANKARA)- CHP Milletvekili Mahmut Tanal, protestolar nedeniyle tutuklanan öğrencilerin hür kalması için Adalet Bakanlığı önünde adalet nöbeti başlattı. Tanal, “Ben burada tek başıma demokratik olan hakkımı barışçıl, silahsız bir formda, öğrencilerin sesine ses olmak için, bu haksızlığı dünya kamuoyuna duyurmak için sabaha kadar burada oturacağım.” dedi.
CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması nedeniyle hareketlere katılan ve tutuklanan öğrencilerin hür kalması için CHP Milletvekili Mahmut Tanal, Ankara’da Adalet Bakanlığı önünde adalet nöbetine başladı. Tanal yanında kanun kitapları getirerek Adalet Bakanlığı’nın önüne koydu.
Tanal’ın eylemi boyunca yağmurdan ıslanmamak emeliyle yanında getirdiği çadır kolluk kuvvetleri tarafından kaldırıldı. Tanal’ın başlattığı adalet nöbeti sonraki günün birinci ışıklarına kadar devam edecek. Tanal’ın adalet nöbeti başlattığını duyan öğrenciler ve vatandaşlar, Tanal’a çiçek armağan ettiler.
“Mecliste çıkartılan kanunlar maalesef kabahat ögesi haline gelmiş durumda”
Tanal başlattığı adalet nöbetine ait basın mensuplarına şu açıklamayı yaptı:
“Şimdi yağmur yağıyordu. Ben doğal ki burada tutuklu bulunan gençler ve öğrenciler için yapılan hukuksuz yargılamalar ve cezaevine atıldığı için en azından bu hukuksuzluğu Adalet Bakanlığı’na duyurabilmek için demokratik hak olan, tek başıma burada yağmurda ıslanmamak için o çadırı ben kurdum ve çadırın üzerinde şu iskemleyi getirip bu kanun kitaplarını getirdim. Bunların ıslanmaması için ve ıslanmamak için kurduğum çadırı emniyet çekti, kırıldı. Sonuç prestijiyle otomobilime koydum. Yani şu anda çadırın olmamasının nedeni bu. Esasen gördüğünüz bu kanun kitaplarının buraya çıkarılmasından bile rahatsız oldular. Yani Türkiye hukuk devleti değil mi, kanundan niçin korkuluyor? Bu kanunlar yasadışı değil, kaçak değil. Meclis’te çıkartılan kanunlar maalesef hata ögesi haline gelmiş durumda.”
“Eğitim herkesin anayasal hakkıdır”
Anayasanın, “Kimse, eğitim ve tahsil hakkından mahrum bırakılamaz” tabirlerinin yer aldığı 42. maddeyi hatırlatan Tanal, tutuklu öğrencilerin özgür kalması gerektiğinin de altını çizerek şunları söyledi:
“Şu anda cezaevinde bulunan öğrenciler var. Cezaevinde olan öğrencilerin birinci periyot bittiği için final imtihan periyotları. Çocukların anayasamızın 42. hususu uyarınca eğitim herkesin anayasal hakkıdır. Eğitimden mahrum bırakılmaması lazım. Pekala diyeceksiniz cezaevine kişi girdiği vakit bu eğitimden mahrum kalabiliyor mu? Kalamıyor. Ceza İnfaz Genel Müdürlüğü Kurumu mahkumlara ve tutuklulara dağıttığı kitabın 50. sayfasında açık ve net ‘Eğitim ve öğretim fırsatından yararlanma’. Bunun bir hak olduğunu, anayasal hak olduğunu, hiç kimsenin eğitimden mahrum bırakılmaması gerektiğini, ya bu öğrencilerin tahliye edilmesi gerekiyor yahut da online üzerinde eğitimi yapılması lazım yahut imtihanlarla ilgili araçlarla birlikte öğrencilerin üniversiteye götürülmesi lazım, imtihanlara girmesi lazım yahut da üniversitedeki vazifeli öğretim üyeleri tarafından cezaevinde imtihanın yapılması lazım. Aksi taktirde bu çocuklarımız eğitimlerden mahrum kalacaklar. İsimli denetimle konut hapsinde bulunan öğrenciler meskenden dışarı çıkamadıkları için imtihanlara giremiyorlar. İmtihanlara giremedikleri vakit eğitim hakkından mahrum bırakılıyor. Üçüncü bir öge, birtakım öğrenciler burslu olarak özel üniversitelerde okudukları için o öğrenciler de imtihanlara giremedikleri vakit bursları yanıyor. Bursları yandıktan sonra bu öğrenciler bir daha o özel üniversitede okuyabilme bahtı, fırsatı kalmıyor. Ceza infaz kanunu diyor ki ‘öğrenci cezaevinde de olsa siz kesinlikle bunun okuma imkanını fırsatlarını tanıyacaksınız’ sınavlara getirip götürmek zorundasınız diyor. Şu anda bu uygulanmıyor maalesef.”
“Sabaha kadar da ben burada duracağım”
Bir basın mensubunun, Tanal’a başlattığı adalet nöbetinde yağmurdan etkilenip etkilenmeyeceğini sorması üzerine Tanal şu karşılığı verdi:
“Yağmur yağsın yani Allah’ın vermiş olduğu bir can. Sabaha kadar da ben burada duracağım. Lakin burada da hiçbir arkadaşımın kalmamasını rica ediyorum. Ben burada tek başıma demokratik olan hakkımı barışçıl, silahsız ve öğrencilerin sesine ses olmak için, bu haksızlığı dünya kamuoyuna duyurmak için sabaha kadar ben burada oturacağım. Ben bu iskemlenin üzerinde oturacağım sabaha kadar. Yani o öğrenciler cezaevinde çürürken benim burada sandalyede oturmam ne olacak? Yani onlar o zindandayken ben de burada kalayım. Benim için değişen bir şey yok ki. “
“Bana gelen gülleri A NKA ‘ya veriyorum gençlerimizin adına”
Tanal’ın, kolluk kuvvetleri tarafından çadırının el konulması anını haberleştiren ANKA Haber Ajansı’nın çekim yapmasına kolluk kuvvetleri mani oldu. Kolluk kuvvetlerinin, ANKA Haber Ajansı’na olan haline da reaksiyon gösteren Tanal, ANKA Muhabirine çiçek armağan etti. Tanal mevzuya ait şu tabirleri kullandı:
“Ben burada çadırımı açarken ve kitaplarım da ıslanmasın diye o çadırın içindeyken mesleğini ifa eden ANKA Haber Ajansı şiddete maruz kaldı. Emniyet mensupları basının vazife yapmasını, benim basın açıklaması yapmamı engellediler ve ANKA’nın maruz kaldığı bu çalışma özgürlüğü, basın özgürlüğünü engellendiği için ben bu bana gelen gülleri ANKA’ya veriyorum gençlerimizin ismine. ve benim yüzümden ANKA bu harekete karşı karşıya kaldığı için de ben ANKA’dan ve siz çalışan işçi kardeşlerimden de özür diliyorum. Siz vazife yaptınız, ben de vazife yaptım. Benim siyasi faaliyetimi emniyet engelledi, sizin de çalışma özgürlüğünüzü engelledi. Bu bir anayasal kabahattir. Aslında polis devleti denilen budur.”
“Hakka, hukuka yapılan bu zulme karşı her vakit birlik içerisindeyiz”
Tanal’a, başlattığı adalet nöbetinde takviye olmaya gelen Zafer Partisi Genel Lider Vekili Ali Şehirlioğlu, “Zafer Partisi olarak her vakit sizinle beraberiz. Hakka, hukuka yapılan bu zulme karşı her vakit birlik içerisindeyiz.” tabirlerini kullandı.
“Bu ülkede ömür hakkı engelleniyor”
Tanal’a dayanak olmaya gelen bir öteki isim de CHP Genel Lider Yardımcısı Gamze Şengel Taşcıer oldu. Taşcıer şunları söyledi:
“Şu anda Şanlıurfa milletvekilimiz Mahmut Tanal, tutuklu olan öğrencilerin bir an evvel özgür bırakılması için bir adalet nöbeti başlattı. Biz de az evvel milletvekillerimizle birlikte YÖK’ün önünde protesto yapmak isteyen öğrencilerin yanındaydık. Uzun bir mühlet bu demokratik haklarının kullanmasına mani olmaya çalıştılar. Az evvel de tabir ettik. Bu ülkede eğitim hakkı engelleniyor. Bu ülkede ömür hakkı engelleniyor. Bu ülkede gazetecilerin haber yapma hakları engelleniyor. Bizlerin siyaset yapma hakkı engelleniyor. Anayasadan rahatsız olunmasını daima darbe devirlerinden biliyoruz. İşte 19 Mart’ta milletin iradesine darbe yapanlar ne yaparlarsa yapsınlar tıpkı bugüne kadar olan darbeler üzere milletin iradesi karşısında muvaffakiyete ulaşamayacaklar. Biz de bugün vekilimizin bu adalet nöbetinde milletvekillerimizle birlikte ona dayanak olmak için buradayız.”
“Amerika’dan gelen talimatları uygulayan bir Cumhurbaşkanını biz kabul etmiyoruz”
Tanal’a takviyelerini bildirmek için gelen bir diğer siyasi de CHP Milletvekili Mehmet Tahtasız oldu. Tahtasız da şunları söyledi:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden daima bir arada, YÖK’ün önünde Bilkentli, Hacettepeli birçok gencimizle bir arada orada bir basın açıklaması yaptık. Gençlerimiz hukuksuzca tutuklanmıştır. O 300 tane gencimizin okuma hakkı, eğitim hakkı ellerinden alınmıştır. Bir an evvel onların özgür bırakılması gerekiyor. Nasıl Amerika’dan bir Trump haber yolladıysa ve o rahip Brunson hür bırakıldıysa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu gençleri bu hür bırakmak için tekrar Amerika’dan bir talimat mı beklemektedir? Biz bunu çok merak ediyoruz. Amerika’dan gelen talimatları uygulayan bir Cumhurbaşkanını biz kabul etmiyoruz. Biz bu gençlerimizin bir an evvel hür kalmasını ve eğitim haklarının yine verilmesini talep ediyoruz. Zira yarın bu gençlerimiz bir imtihana giremeyen gençlerimiz var. Bunların eğitim hakkı ellerinden alınıyor. Tahminen bir devir kayıpları olacak. Bu gençler bu memlekette demokrasi gelsin, hak, hukuk, adalet gelsin diye sokaklara çıktılar ve anayasal haklarını kullandılar. Biz de onlarla bir arada sokaktaydık. Şayet tutuklayacaksanız gelin biz de buradayız. Bizi de burada tutuklayın.”
